Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kendilerini aslan sanan eşekler

Ortalık kendini aslan sanan eşekden geçilmiyor! Hayatı boyunca üretmemiş, tarlalarda özel yetiştirilmiş,sonra da sadece kendisi gibi sebzelerle ilişkide olduğundan dolayı ünvanlar edinmiş; ünvanlar içindeki korkunç boşlukları dolduramadığından dolayı da, tüm hayatı kapalı patates tarlalarında geçmesine rağmen, oraya buraya koyduğu bir takım pahalı zevkleri öne sürerek, "yaşamdan", "insanlıktan" dem vuran ... Üstelik, hayata ve insana dair de birşey bilmedikleri halde, kendilerine uzmanlık payesi vermek adına "ben yöneticiyim.İşim insandan anlamaktır" zevzeklikleri yapan zavallılar. Özellikle sosyal medya bunlarla dolu! Kimi şu tarlada yetiştirilmiş bu cemaatin iti olmuş Kimi o tarlada yetiştirilmiş şu locanın,partinin köpeği olmuş Toplum içinde dik,kapılar ardında kambur Ece Ayhan tiplemeleri! Boşluk dolmayınca, söylenenler,bakışlar,hatta söylenmeyenler bile can yakınca: İki anektod paylaş, Kıçından özlü söz uydur! Kimini çocukluğundan bilirim. Hiçbir cid

Brothers in arms

Resim
I think, nothing may describe better The Ukrainian - Russian conflict than Dire Strait's "Brothers In Arms" Song. During my last trip to Kyiv, in the train, I met three young Ukrainian Soldiers. They were so young, even kids ... So happy ... So full of life! They were returning from front to their homes for a short rest I guess. A few miles to their beloved ones ... A few miles to their families ... A few miles to happiness ... Cell phones on their hands ... I still can't understand Russian, but by observing their attitudes, I can tell that they were talking with their girlfriends. They were drunk. The old, serious conductor woman, was frequently coming to check them and was speaking with a very serious and authoritarian voice tone. I think she was concerned about their attitudes. They couldn't speak English. But with my non-existent Russian, later, I understood that they fought with police officers in train station :) I understood why conductor wa

Anayasa'da, "Hukukta toplu sorumluluk"

Kanaatimce, yapılan yeni Anayasa'ya "Hukukta toplu sorumluluk" diye bir kavram eklenmesi ve ayrıca bu konunun Ceza Kanunu'nda da düzenlenmesi gereklidir. Toplu sorumluluk kavramını, o anda mevcut tüm hakim ve savcıların tek bir kişi olarak kabul edilmesi, kamu düzenini ilgilendiren davalarda, tüm hakim ve savcıların sorumlu tutulması olarak tanımlıyoruz. Kamu düzenini ilgilendiren, ya da toplumda infial uyandıran hususlarda, en azından bir savcının ilgili husus ile soruşturma/dava açıp açmadığı zamanaşımı olmaksızın incelenebilir. Soruşturması gerekirken soruşturulmamış hususlar hakkında, o zaman zarfında görev yapan tüm savcılar; açılıp mahkeme tarafından haksız yere görüşülmeden reddedildi ve kesinleşti ise; bundan dolayı o an da görev yapan tüm hakimler sorumlu tutulur ve TCK'da düzenlenen maddelerden yargılanırlar. Bu maddenin gerekçesini, bir cenazenin kaldırılması örneği ile somutlaştırmak mümkün. Bir cenazeyi bir kişinin gömmesi yeterlidir. Sorumlu

Mavi Marmara üzerinden kimlik tanımı!

Mavi Marmara gibi "şaibeli" bir operasyon üzerinden Ak Parti içi kamplaştırılıyor! Çok zekice! Korkunç zekice! Cem Küçük, Fatih Tezcan gibiler, şimdi kendilerine, ya da Hükümet'e en ufak bir eleştiri yöneltilse, "bunlar zaten İslamcı değil, hatta bunlar din düşmanı. Ve Mavi Marmara'ya da karşılar" diye saldırıyorlar. Dikkat edin: Her söylediklerini, her yaptıklarını da Hükümet ve Tayyip Erdoğan adına söyler gibi yapıyorlar. Yani, bunların birine, "kötüsün" demek için, Mavi Marmara olayını ya gözü kapalı savunacaksın ya da karşı çıkacaksın! Zekice! Evimde, o Mavi Marmara'da şehit düşen İHH Medya Sorumlusu Cevdet Kılıçlar'ın bizzat elleri ile getirdiği İHH'nın teşekkür plaketi var. Var da... Neden İHH'nın her yaptığını savunacakmışım? Mavi Marmara devlet açısından gerekli bir operasyon olabilir. İHH da bunda kullanılmış olabilir. Buna da yorum yapmam. Devlet aklıdır, olabilir. Ya da olmayabilir. Ama neden, her yapılanı savunacağım?

Nietzsche, neden, "Tanrı öldü" diye bağırıyordu?

Nietzsche, neden, "Tanrı öldü" diyerek bağırıyordu? Neden, kalabalıklardan kaçıyordu? Haysiyetlerini kaybetmiş koca koca milletler düşünün ... Fakat, farkında değiller, ya da gerçeği görmek istemiyorlar. Olur mu? Bilemem... Ama olursa: Ancak, kendi seçkinlerinin ihaneti ile olur! O da yetmez! Söz konusu seçkinlerin, benzerleri olan diğer milletlerin seçkinleri ile işbirliği gerekir! Yığınlar, insan olmaktan çıkar. Pazarda, mal haline gelir. Bir çıkar için, bir iş için, hatta ihanet yaygınlaştıkça, diğer mallar tarafından kabul görmek için, gerçeği görse de ses edemez. Hatta, ses edenlere de düşman olur. Kimi rivayetler, İslam evliyasının, sokakta gezerken gördüğü insanların pek çoğunu hayvan şeklinde gördüğünü nakleder. Batınını bilmem. Zahiri bu anlattığım durum olabilir mi? Dünya böyle bir hal almış olabilir mi? Ya da en kötüsü: Hep mi böyleydi?