Kayıtlar

Resim
  Why China is so "benevolent" about AI? Why Chinese Companies release open source local models?  I've been thinking for a long time. I had a very basic explanation. With help of Gemini, I could write a detailed, informative article I asked this question to Gemini. It gave me a very nice, detailed and interesting answer; yet, i still have an additional explanation at the end: The perceived "benevolence" of Chinese companies in releasing open-source Local Language Models (LLMs) is driven by a complex mix of strategic national interests, commercial goals, and a response to the global AI competition, rather than purely altruistic motives.1 Here are the key reasons why Chinese companies are releasing open-source models: 1. Strategic National Interest and Self-Reliance Countering US Export Controls: Facing US restrictions on advanced semiconductors and other critical technologies, China is focused on building an "independent and controllable" domestic AI ec...
  Can a "four-star donkey" would produce better strategy than Pentagon Generals? Leader of the Turkish MHP (Nationalist Movement Party) suggested "Turkish-Russian-Chinese Alliance". Is it a sign of the apocalypse? Think of a nation whose history with the Chinese goes back more than 3,000 years. And think of a nation—I don't know of another example in the world—that wrote on its most fundamental historical stone inscriptions (the Orkhon Inscriptions): "Beware of the Chinese people! First they come with soft silk cloths and sweet words! If you are deceived by these, they will later show their true face!" Think of a nation that has fought so much with the Russians that it came up with the proverb, "You can't get fur from a bear, or a friend from a Muscovite!" It has branded these two nations as "enemies," and embedded this into its cultural genetic code! For the Russians, this also represents the product of a specific effort. It...
  Uluslararası düzeyde olan biteni anlamaya çalışanlara naçizane tavsiyem, "1. Dünya Savaşı"nın bitmediğini ön kabul olarak almalarıdır. Bu yazımın, bir önceki yazım ile birlikte değerlendirilmesinin faydalı olacağı kanaatindeyim. Çok küçümseriz ilkokul eğitimimizi fakat, çok doğru yönleri vardır. Bizim zamanımızda, İran ve Çin hakkında; çok basit klişelerle fakat çok derin tarihi perspektiften biraz da karikatürize edilmiş şekilde bir kaç "temel" belletilirdi: "İran'a her zaman dikkat et!"; "Çin'in entrikası bitmez! Hiçbir zaman güvenme". Fakat konumuz tam olarak bu değil. Artık çoğumuzun unuttuğu "Sevres Antlaşması" da en temel klişemizdi. Hatırlar mısınız? Birinci Dünya Savaşı'nın çıkma sebebi; çok kabaca, sömürgecilikte son noktayı; hedefe oturttuğu Osmanlı ve Avusturya-Macaristan İmparatorluklarını bölüşmeyi kafaya koyan İngiliz İttifakı ile(ki Osmanlı, bu ittifakın parçası olalım dediği halde, kabul etmeyip ...
  Şimdi, Youtube'da, İranlı bir akademisyeni dinliyorum. Türkiye'yi de, "kibarca" eleştiriyor. Hakkıdır. Daha sonra geliyor, dönüyor, gururlu bir şekilde, "Filistin'i, sadece İran Suriye Yemen Hizbullah savundu" diyor ve sonrasında gururla "Bunlar devlet ve örgüt karışımıdır ve bu bizim 'Direniş Ekseni' dediğimiz yapıdır" diyor. Kendince haklı sebepleri var. Lakin, bir de, işlerin "temeline" insek? Uluslararası İlişkiler ile, ilgiliyseniz, aslında, sadece "2 temel eser", 2. Dünya Savaşı Sonrası Global Politikaların tamamını anlamanıza yeter: 1. George Kennan'ın "Long Telegram"ı(1948 idi sanırım) 2. Zbigniev Brzezinsky'nin "The Grand Chessboard"u Bunların yanısıra Huntington'ın "Medeniyetler Çatışması" ve bir ölçüde "Who We Are?" isimli eserleri de sayılabilir. Ama bence Fukuyama bu listeye girmez. Zira, bu listedeki eserlerin tümü, adeta birer "kehane...
  20+. Yüzyıl seçkini; tüm dünyada, sefil bir zavallıdır! Tarla misali seçkin okullarında, "kullanılmak" için yetiştirilir; sonra kah özel sektörde kah belirli yarı-gizli yapılarda tüm kişilikleri yok edilir, hayatlarını pan-opticon misali gözlem altında, ne söyleyip ne söylemeyeceklerini işaret edilen "kompartımantal liderlerinin" gözünün içine bakarak geçirirler. Felsefik anlamda insan olarak kabul edilebilirler mi? Kitlelerden çok mu farklılar? Aslında, 20. yüzyıl seçkini, en azından sokaktaki kitleler kadar edilgen bir sürüdür. Kendi fikri yoktur. Seçkin halkası içinde kalması, kendisine gösterilen sınırlar dahilinde konuşmasına; hatta düşünmesine bağlıdır. Tabiatla olan bağı kalmadığından ve gerçek üretime yönelik bir mesleği de olmadığından dolayı; en korktuğu şey, yalnız kalmak olduğundan dolayı, "oto sansür" zamanla kişiliğinin bir parçası haline gelir. Zavallıdır. Her birinin eline, belki onlarca, belki binlerce, belki ...
  "Sirkeyi kaynatsan olur mu şeker, cinsini siktiğim cinsine çeker!" Basit bir argo mu? Asla! Bu, "Anadolu İrfanı"nın ta kendisidir! 40+ yıldır kullanıp güldüğüm bu lafı, idrak etmem 40 yıl zaman aldı. Yakınlarımda birinin ailesinin, köyünde, "Fesatgiller" lakabı ile bilindiğini öğrendiğimde gülmüştüm. Eğlenceliydi. Fakat düşünün: Koca bir köyde, "Fesat" denince herkes evinizi gösteriyor kuşaklar boyunca! Sebepsiz olur mu? Ancak 40 yıl ve o kişiden sonraki kuşak boyunca gözlemleyince idrak edebildim hikmetini! * Bir babanın, öz oğluna; servete sahip olmayı saplantı haline getirmiş kendi babası hakkında, cenaze/bayram gibi bir aile ortamında, "Tuhaf adamdı Allah rahmet eylesin. Ne yedi, ne yedirdi" dediğine şahit oldum. Oğulun babasına, "bunu sen mi söylüyorsun?" gibi hayret ve acı ile bakışına ve babanın utançla gözlerini kaçırmasına da! Baba, sanıyorum babasından çektiklerinden dolayı o evladına, 15-16 yaşlarında iken, bir ka...
  Mevlana'ya atfedilen "Kimse sana karşı değil herkes kendinden yana" sözünü çok görüyorum, uzun zamandır. Herşeyden önce, bu sözü Mevlana'dan okumadım. Belki dikkat etmemişimdir, hatırlamıyor olabilirim. Fakat, bana çok şüpheli geliyor. Mevlana bu sözü söylemiş olsa da, olmasa da, insanların bu sözü söyledikleri bağlamda söylemiş olması imkansız! Bu sözü kullananların çoğunun bağlamı dönüp dolaşıp, "sen de gel aramıza gir. sen de kazan"; "o olduğun yerde, hem bize karşı olacaksın, hem de sonra ağlayacaksın" anlamı taşıyor. Mevlana asla, "kendi çıkarı için, sadece güçlü ve kalabalık olmanın avantajıyla başkalarının hakkını yemeyi" mübah görüp teşvik etmez. Bu sözü Internet'de bir arayın. Kullanıldıkları bağlamları görün. Kur'an Ayetleri ile bile kullanıp, işi tam da söylediğim noktaya getirmeye çalışanlar var. Bu sözün bu kadar yaygın olmasının gerisinde de, siyasi parti, cemaat, çıkar grupları görüyorum. Vicdanları rahatsız. Ben ...