20+. Yüzyıl seçkini; tüm dünyada, sefil bir zavallıdır! Tarla misali seçkin okullarında, "kullanılmak" için yetiştirilir; sonra kah özel sektörde kah belirli yarı-gizli yapılarda tüm kişilikleri yok edilir, hayatlarını pan-opticon misali gözlem altında, ne söyleyip ne söylemeyeceklerini işaret edilen "kompartımantal liderlerinin" gözünün içine bakarak geçirirler.
Felsefik anlamda insan olarak kabul edilebilirler mi? Kitlelerden çok mu farklılar?
Aslında, 20. yüzyıl seçkini, en azından sokaktaki kitleler kadar edilgen bir sürüdür.
Kendi fikri yoktur. Seçkin halkası içinde kalması, kendisine gösterilen sınırlar dahilinde konuşmasına; hatta düşünmesine bağlıdır. Tabiatla olan bağı kalmadığından ve gerçek üretime yönelik bir mesleği de olmadığından dolayı; en korktuğu şey, yalnız kalmak olduğundan dolayı, "oto sansür" zamanla kişiliğinin bir parçası haline gelir.
Zavallıdır.
Her birinin eline, belki onlarca, belki binlerce, belki milyonlarca kişinin kaderi teslim edilir. Güçlü görünür. Fakat kendi kaderinin bir kişi ya da grubun tek bir işaretine bağlı olduğunu bilerek acılar, korkular ve kendinden nefret hali içinde yaşar!
Son derece sofistike görünen şu sistem, aslında insanın en hayvansı bir kaç güdüsü, zayıflığı üzerinden şekillendirilen; temelde binlerce yıldır değişmemiş bir antikadır: Ego, cinsel yoksunluk, diğerlerinden üstün hissetme hissi, kıskançlık, çocukluktaki yoksunluklar. Tümü manipüle edilir.
"Devletin sahibi" olduklarına; toplum için en iyiyi sadece onların bileceğine inandırılır bu şekilde manipüle edilir; fakat, bu büyüklük duygusu ve kitleleri küçümseme eğilimleri ile; kendi devlet ve toplumlarına sevgi ve sadakatleri yok edilir ve devamlı bir ihanet merkezi olarak işlev görmeleri sağlanır. Tüm bunlara rağmen, kendilerine yalan söylemenin bir yolunu bulurlar! Bunlar, kendilerine en çok yalan söyleyen gruptur.
Şimdi bu satırları okuyanların hiçbiri bunları üstüne almak istemeyecek. Düşündüğünde; tarifin kendisine aynı ile oturduğunu bilse bile önce yalanlara sığınmayı deneyecek sonra "tüm bir toplum bir yerde, tek başına bu ukala mı hakikati biliyor" diyecek ve sonunda, "kardeşim çoluğum çocuğum işim gücüm var. Maaşım tek bir ay sarksa hayatım allak bullak" olur diyerek "Metro Boulot Dodo" döngüsüne omuzları daha sarkmış bir robot olarak dönecek. Ortada çenesi 20 derece yukarda dolaşan en güçlüleri bile, kullanım süreleri dolduktan sonra kendi vicdanlarında cehennemi yaşayacakları bir emeklilik döneminin geldiğini bilerek, "Mason locaları/cemaat sohbetleri özellikle yaşlılıkta sike güzel yastık olur" diye, yine kendi küçük kalabalıkarında huzur arayışına girecekler.
İnsan, özellikle toplumsallık konusunda, düşündüğümüzden çok daha basit bir mekanizma.
Takipçilerim; seçkinlerin, hayatın ve politikanın temel dinamiklerini merak edenlere temel eserleri ısrarla tavsiye ettiğimi bilirler. Eğer düşünmeye meraklıysanız, Prof.Dr. Wright Mills'in "İktidar Seçkinleri(The Power Elite)" isimli eserini okumanızı tekrar tavsiye ederim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Visual proofs of Hohha Dynamic XOR Encryption Algorithm