Uluslararası düzeyde olan biteni anlamaya çalışanlara naçizane tavsiyem, "1. Dünya Savaşı"nın bitmediğini ön kabul olarak almalarıdır.
Bu yazımın, bir önceki yazım ile birlikte değerlendirilmesinin faydalı olacağı kanaatindeyim.
Çok küçümseriz ilkokul eğitimimizi fakat, çok doğru yönleri vardır. Bizim zamanımızda, İran ve Çin hakkında; çok basit klişelerle fakat çok derin tarihi perspektiften biraz da karikatürize edilmiş şekilde bir kaç "temel" belletilirdi: "İran'a her zaman dikkat et!"; "Çin'in entrikası bitmez! Hiçbir zaman güvenme".
Fakat konumuz tam olarak bu değil. Artık çoğumuzun unuttuğu "Sevres Antlaşması" da en temel klişemizdi. Hatırlar mısınız?
Birinci Dünya Savaşı'nın çıkma sebebi; çok kabaca, sömürgecilikte son noktayı; hedefe oturttuğu Osmanlı ve Avusturya-Macaristan İmparatorluklarını bölüşmeyi kafaya koyan İngiliz İttifakı ile(ki Osmanlı, bu ittifakın parçası olalım dediği halde, kabul etmeyip kovdular ve açıkça "Hedef sensin" dediler) ; sömürgecilikte geç kalan ve gidecek başka yeri olmayan Almanya'nın, "Zengin Hammadde" kaynaklarına erişmesidir. Fakat fiil; zaten bu amacın "fikri altyapısını" oluşturmak için ortaya atılmış olan, Fransız İhtilali-Mason locaları kökenli "Ulus Devlet" fikirleriyle uyumlu; "halkları özgürleştirme, çağdaşlaştırma ve demokratikleştirme" kılıfına da uyduruldu; Schumpeter okunduğunda bu çok net görülür, ayrı bir husus.
Şimdi başa dönelim:
Amaçları bakımından birinci dünya savaşı tamamlanmamış sayılabilir diye düşünüyorum.
Ayağa kalkan ya da ayağa kalkması her an olası; Osmanlı İmparatorluk Mirasçısı Türkiye'ye karşı, zaten parçalanmış o mevcut ulus devletlerdeki "Osmanlı yanlısı" halklar, kontrol altında tutulmak; gerekirse daha da parçalanarak yeni devletlere yol vermek zorunda idi ki; bunun en bariz en büyük örneği Hindistan'dır!
Yine önceki yazıya atıfla, İran'ın gerçek rolünü, ancak, "1. Dünya Savaşı'nın bitmediğini varsayarak" ve yukarda söylediklerimi göz önünde bulundurarak anlayabiliriz: "Osmanlı bakiyesi devletlerde her an yeni bölünmeler yaratmanın ateşleyicisi olmak".
Deliller bununla bitmez: Şu an Ukrayna'da olanların bir sebebi de, Almanya'nın bu sefer Rusya ile anlaşma yoluna giderek zengin enerji ve hammadde kaynaklarına ulaşabilmiş olması değil midir? Yine engellediler işte.
Ya burnumuzun dibinde devam eden Kürt Sorunu?
"İsrail" Sorunu? Balfour deklarasyonu tam da 1917'de yayımlanmadı mı?
Olan bitene hangi açıdan bakarsanız bakın; aslında 1. Dünya Savaşı'nın hiçbir zaman bitmediğini göreceksiniz!
Günümüzü doğru anlayabilmek için, doğru bir tarihi perspektif gerekir.
Birinci Dünya Savaşı'nın hiç bitmediğinin, aslında, tüm tarihçiler tarafından kabul edilen diğer bir delili ise, Fransızlar'ın Versay Antlaşmasında Almanların gururunu aşırı kırmaları; kabul edilemeyecek şartlara mahkum etmeleri ve Alman Halkı gibi aşırı gururlu ve disiplinli bir milleti, "Hitler'i yaratmaya" ve dolayısı ile 2. Dünya Savaşı gibi görünen savaşı alevlendirmeye adeta "mecbur bırakmalarıdır"!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Visual proofs of Hohha Dynamic XOR Encryption Algorithm